Uluslararası mücadele günümüzde kıyasıya yaşanıyor. Bu mücadelede şirketleşen emperyalist devletlerin rolü çok belirleyici halde geldi. Bu belirleyicilik arttıkça, ulus devletlere yönelik saldırılar hız kazanıyor. Tasfiyeleri doğrultusunda güçlü adımlar atılıyor.
Teknolojik ve politik gelişmeler gerçek savaşlardan, savaş stratejilerine bir çok değişmenin öncüsü oldu. Bu sayede savaşların karakteristik özellikleri değişime uğradı.Artık savaşlar görsel ortamda hayatın bir parçası haline gelerek kanıksandı. Bu durum ne yazıktır ki, tepkisiz bir ortamda emperyalist güçlere insanlık ve uygarlığın evrensel değerleriyle çelişse de kendi çıkarlarına aykırı her ekonomik ve politik olguyu yok etme hakkını verdi.
Bu bağlamda, Milli Kurtuluş Savaşıyla kanı ve canı pahasına özgürlüğünü kazanmış olan Türk Ulusu,ulusal çıkarlarını korumak istediğinden dolayı tehdit altında.
Emperyalizm, bu gün de dahili ve harici bedbahtların işbirliği ile Kıbrıs’ta, Ege’de, Güneydoğu’da başımıza çorap örmeye çalışmaktadır.
Fakat dostun da, düşmanın da unutmaması gereken bir husus vardır.
Dün Türk Ulusunun bütün olanaksızlıklara karşın, işgalci güçlerin yenilmez sanılan savaş makinesini yok etmesi ne kadar bir gerçek ise, bu günde kendisine saldıran güçlerin aynı akıbetle karşılaşması da o kadar gerçektir.
Emperyalizmin yakın tarihte Türk Yurdunda karşılaştığı akıbet; Sakarya Savaş Meydanlarından Dumlupınar’a uzanan, bütün aşamalarıyla emperyalizme kök söktüren ve onu yenilgiye uğratan süreçtir. Bu süreç zarfında Türk Ulusu bağımsızlık ve vatanı için her fedakarlığı göze aldığını, asla yenilmeyeceğini dosta düşmana göstermiştir.
Emperyalist güçlerin Türk Ulusunun çıkarlarına uygun olmayan senaryolarının gerçekleşmesi mümkün müdür?…
Bunlar da yırtıp attığımız Sevr Antlaşması kadar hüküm ifade edecektir..
Dün düşmanın ardına bakmadan kaçarak terk ettiği Türk yurdunda bütün saldırganların karşılaşacağı hazin son da aynı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki; saldırılar sürdükçe, Sakarya Meydan Muharebesi bitmeyecektir.
Dileğimiz sonu şimdiden belli olan bu tür maceralara kimsenin girişmemesidir.
Çünkü, dün olduğu gibi, bugün ve gelecekte de; Türk Ulusunun, vatanına ve bağımsızlığına el uzatanlara cevabı, daima Sakarya Meydan Muharebesi’nin bitmeyen direnci, Büyük Taarruzun öfkesi ve 30 Ağustosun şiddeti olacaktır.
Hıdır MOR
KEMALİST ATILIM BİRLİĞİ
GENEL DENETÇİLER KURULU BAŞKANI